26 Ağustos 2016 Cuma

Ahşap bulmacalar, kitaplar, kartlar, kelimeler...mor kelebek:))

Minik kuzum, mor kelebeğim; 
Geçen aklıma geldi sen doğmadan daha yakıştırmıştım sana 'mor kelebek'i;odana keçeden süs yapmıştım, perdelerini morlu kelebekli almıştık. Bence çok yakışıyor sana, zarif kelebeğim; mor kelebeğim. 

Kuzucum 3-4 kelimeli cümleler kuruyorsun, her duyduğun kelimeyi tekrarlamaya çalışıyorsun, oldukça anlaşılır kelimeler de söylüyorsun hiç anlaşılmayan kelimeler de. Misal; makarna'yı, elbise'yi, erik'i, babam'ı, abbam'ı, balık'ı birebir söylüyorsun. ayakkabı hala apakı ama:)) bazı ısrarla söylediğin kelimeler ise hiçbir anlam ifade etmiyor bize.  



Fotoğraftaki ahşap oyuncaktaki şekilleri yuvalarına yerleştiriyorsun, bayağı başarılısın ve bitirdiğinde başarmanın mutluluğunu yaşıyorsun. Bir de ablanın kitaplarını okuyormuşsun gibi genellikle kitabı ters tutarak eline alıp, kendi kendine konuşuyorsun. Minik kitaplarınız var, bir de kartlarınız. Biz, onlardaki şekillerin ne olduğunu söylerken gözümün içine pür dikkat bakıyorsun, kitap veya kartlar bittiğinde de devam edelim istiyorsun.  

Saçlarının uçları, özellikle arka kısmı bukle bukle. İnşallah böyle kalır, korkumdan kestiremiyorum, gidiverecek bukleler diye, gittiği yere kadar gitsin bakalım. 

Ablanı ve seni uyuttuktan sonra fırsat bulup yazdım bu notları, şimdilik aklıma gelenler bunlar. Seni çok seviyorum minik mor kelebeğim... 

8 Temmuz 2016 Cuma

Çok ihmal ettik:((


Ama ihmalimiz sen değilsin minik kuzum, blogun. Fırsat yaratıp ne baban ne ben bişeyler karalayamadık. 

14 ayın bitti 3 gün önce. Cümleler kuruyorsun bir süredir. Bir de çok tatlı söylediğin kelimelerin var. Misal; abakı(ayakkabı); ma-ni(mavi)... Uzun süredir yürüyorsun, koşmada, koltuk tırmanmada ustalaştın bir hayli. Hala günde en az 3 sefer emiyorsun. Seni düşmeyesin diye tutmaya çalışmamıza bile tahammülün yok, ufacık bir isteğin yerine gelmediğinde göz yaşın olmadan bağırma-ağlama karışımı tepkiye bağlıyorsun. Balonları tam şişiremiyoruz çünkü içine parmaklarını sokarak tutuyorsun balonu, bu nedenle de genellikle çok kısa sürüyor balonun ömrü. Patlama sesinden de hiç etkilenmiyorsun, ondan bile korkmadın. İstediğin şeyi yaptırmak için veya istediğini yaptığımız zaman çok sempatik diş göstererek sırıtışın var. Hareketlisin, zaman zaman huysuzsun, tahammülsüzsün, çok sempatik ve güleçsin özetle. 

Aklıma geldi şu an, yazayım hemen: Ramazan bayramında Samsun'daydık, pamuk nineyi, cici anneyi ziyarete gittik. Yaramazlıklarında hudut tanımayıp içinde yeni ısıtılmış yemek dolu tabağı, masaya parmak ucunda uzanarak tek prmak hamlesi ile al aşağı ettin. Yanma tehliken nedeniyle babaannen çok telaş etti ve bu yüzden bana, ablana, pamuk ninene ve dedene bir pay çıkarıp hepimizi sıradan payladı:) 

Samsundayken Atakum'un ilerisinde Ondokuzmayısa varmadan köyün sahil kısmına gittik. İlk başta çekindin Karadeniz'in dalgasından, sonra iki elimi de tuta tuta biraz biraz kıyıda durdun ayağına dalga hafiften dokunurken, biraz sonra çok değil birkaç dakika elimi tutarak daha da ileri gitmek istedin. Yürüdük, yürürken ellerimi bırakıp gitmeye kalktın. Böyle korkusuz davranıyorsun işte. 

Hala ağzına bi'şeyler sokuveriyorsun kaçak kaçak. Samsun'da deniz kıyısına gittik, kum yuttun, deniz kabuğu yemeğe kalktın, taze antep fıstığına benzer yosunumsu bi'şeyi kemirdin. Ondan önce evde, bahçede; toprak, çakıl taşı, karınca, uğur böceği yeme girişimlerinle bolca karşılaştık. Uğur böceğinin tadını sevmeyip yüzünü buruşturup titreme hareketi yaparak ağzından çıkarıp bana verdin. Her şeyi ağzına atmasan ne kadar da mutlu olacağız aslında😁

Şimdilik bu kadar zırtapozum...



20 Şubat 2016 Cumartesi

Süslü bir kız olmana ilk adımını attın:))

Bugün babaanne dede ziyaretine Adana'ya geldik sabah. Uçakla geldik, çünkü uzun yolda çok yorucu oluyorsun annecim, ama elbette bağırışlarını yine engelleyemedik. En az 8 tane 2 yaşından küçük çocuk vardı uçakta, tek başına bağrışlarınla uçağa hakimdin😄
Hazır Adana'ya gelmişken, babaannenden rica ettim kulaklarını deldirmeye birlikte gittik. Ablan da bizimleydi elbette. Çok güzel oldun kuzum, güzelliğine güzellik eklendi. 

14 Ocak 2016 Perşembe

8 Ay Biter...

5 ocak itibariyle sekizinci ayını bitirdi Mavi.

Ayağa kalktı, sıraladı çoktan. Geçen gün anneannesi ilk bağımsız adımı atmış olabilir dedi. Teyzesinin evinde TV ünitesinden koltuğa temkinli bir geçiş. Resmi bir yürüyüş sayılmaz belki, iyi niyetli bir ilk adım denebilir...

"Gel gel" yapıyor, "bay bay" deyince kapıya bakıyor. Abla nerede dediğimizde Duru'nun yağlıboya tablosuna bakıyor.

Akıllı bir çocuk. Ama bir saniye durmuyor. Kafası hep meşgul. Elleri sürekli etrafı yokluyor. Bulduğunu önce inceliyor sonra ağzına götürüyor. Yerde gezinen karıncaları börülce parmağı ile yakalamaya çalışıyor. Ancak şu karınca hayvanını Allah koruyor resmen. Yakalanmıyorlar. Yakalasa kesin yiyecek.

Seda'nın işe başlamasıyla hayatında değişiklikler oldu Mavi'nin. Artık sabah Seda'lara taşınıyoruz. Necla hanım ve annem iki velede beraberce bakıyorlar. Yaz ayları gelince ikilinin yolu bu sefer bizim evde kesişecek. Duru, Mavi, Adnan Efe, komşu kankaları Defne ve Tayga... İşte o zaman bahçe gerçek bir bahçe olacak.

Çocuk sesinden ayrı düşünülmemeli bir bahçe....