29 Kasım 2015 Pazar

TE..ZE..


Aniden gidiverdin hayatımıza Mavi... Hiç hesapta yoktun, şaşırttın önce hepimizi... Hemen ardından bir de kuzenin girdi hayatımıza ve hayat hiç bir zaman eskisi gibi olmadı. :)

42 hafta seni bekledikten sonra artık annenin karnından konuşarak çıkacağına ve direk okula başlayacağına kanaat etmiştik:)) Ama öyle olmadı :)) Güzel bir bahar günü sabah erkenden hastaneye gitti annenler. Nina'n ve ben de geldik sonra. Annen çok güçlü bir kadın... İleride daha iyi anlayacaksın. Normal doğumla doğurdu ablanı da seni de. Çok da güzel çocuk yapıyor onu da söylemeden edemem ;)) Annenin karnında fazla kalmana karşın sen her zamanki aceleciliğinle Onur amcanın tahmininden daha çabuk geldin. 5 mayıs 2015 tarihinde, akşam saat 5'i 10 geçe, sen doğum odasında ben kapının önünde ağlıyordum. O anı kelimelerle anlatamam Teyzecim. Bir mucize gibi... Öyle güzel bir heyecan ve mutluluktu ki! Sonra yanına girdik. Çok güzel bir bebektin.. Hala öylesin ama o gün bir başka güzeldin..:)) Kokun, tenin, dudakların... Her yerin ayrı güzeldi :)

Sen doğduktan 49 gün sonra kuzenin doğdu. Veee 29 veya 30 haziranda ben senin süt annen oldum:) Sonra da annen Adnan Efe'nin süt annesi oldu:) Size bu yüzden Ramazan ve Şaban diyoruz:)) Süt kardeşler;)

İznim boyunca anneannen, deden ve ben senle Adnan Efe'ye birlikte baktık. Çok yorucu ama o kadar da güzel bir 6 ay geçirdim Teyzecim. Her gün bambaşka şeyler öğrendiniz, öğrettiniz bana.. Sen çok akıllı bir bebektin, herşeyi erkenden yaptın. Erkenden emekledin, ayağa kalktın, sıraladın, dans ettin,konuştun.. O yüzden geçen hafta daha 6,5 aylıkken ne dediğini baştan anlayamadım, emin olamadım, sonra kocaman bi mutlulukla doldu kalbim.. Yüzüme bakıp gülümseyerek 
"TE..ZE" dedin:))

Teyzesinin gülü, süt kuzum, mavilim... İyi ki doğdun... İyi ki hayatımıza girdin... Ömrün uzun olsun... Hep mutlu, huzurlu, sağlıklı ol inşallah... 


Seni çok seven teyzen-süt annen:))

Seda Yılmaz

28 Kasım 2015 Cumartesi

Altı Ay Bitti...

Neredeyse yedi bitecek bu satırları yazdığımda. Ne kadar sistematik bir baba. Aferin Mustafa. :)

Dört buçuk ayında emekledin Mavi, altı aylıkken ise koltuklara tutunup ayağa kalktın. Çok ihtiyaç duyarsan yana doğru bir iki bebek adımı atıyorsun tutunarak. Durmak bilmeden kalkmak istiyorsun. Ellerin kolların hiç durmuyor. Bu ne hareketlilik kuzum?

Bizleri tanıdın artık. Özellikle anneni herkesten rahatlıkla ayırdığını söyleyebilirim çünkü acıktığında gözün kimseyi görmüyor ondan başka.

Birkaç kelime söyleyebildiğini tarihe not düşelim: "anne", "annanne", "dede", "baba", bir tür "gel", galiba "tezze"...

Altıncı ayında ilk dişlerini de çıkardın. Ablanın tersine alttan geldi ilk diş, hemen arkasından da komşusu bitiverdi ağzının içinde. Ablan alt iki süt dişini kalıcılarla takas ederken sen sütleri sipariş ettin. İki dişsiz ihtiyar, dolaşıyorsunuz evin içinde...

Ek gıdaya geçtin, ne geçiş hem de. Bıraksak bizi yiyeceksin. Beşinci ayında meyveleri filenin gerisinden somuruyordun. Şimdi ise sütten kesilmiş peynir, haşlanmış yumurtanın sarısı, ev ekmeğinin için, yaşamsal sıvı su... Afiyet olsun toraman kız.


20 Eylül 2015 Pazar

Durum Güncellemesi

Karşında abuk subuk hareketler yapan insanlara küçük kahkahalarla gülüyorsun. Emeklemenin bir türünde uzmanlaşıyorsun. Hareket şu, poponu olabildiğince yukarı dikip, kafanı yere gömüp kendini bağırtılar eşiliğinde ileri atıyorsun. Atamadığın noktada sırt üstü yatıp bir yanına doğru yuvarlanıyorsun. Bunları bir şeylere erişmek için yaptığını görmek çok mutluluk verici.

Sürekli salyalanan ağzında dişlerin ha çıktı ha çıkacak. Bugün yarın patlar diye düşünüyoruz.

Şunu söylemeden geçemeyeceğim: Hala çok çığırtkan, çok bağırtkan, çok cazgırsın. Bir şeye kafan bozulursa göz yaşı içermeyen bağırtılarını durdurmanın imkanı yok. Sen kucağımda bağırırken iki metre ötemden bana seslenen Nazife'yi duyamıyorum. Dudak okuma uzmanlığını aldım alacağım sayende.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Zaman geçiyor, değişiyorsun...

Yeni yeni gelişmeler gösteriyorsun minik kuzum. İki gündür ellerini inceliyorsun mesela. Yaklaşık on gündür sırtüstü seni yatırdığımızda sağ ayağının topuğuyla yerden destek alıp yüzüstü dönüyorsun. Yüzüstü yatırdığımızda da birkaç kez sırtüstü döndün. Sırtüstü yatmayı oldukça uzun süredir sevmiyorsun zaten. Emmin Ankara'da çekimde, geçen haftadan beri farklılaşan bir davranışın varmış knun fark ettiği; geçen hafta konuşan kişinin bulunduğu=sesin geldiği yere dönerken bu hafta o taraftaki kişinin gözlerine bakıyormuşsun. Aynayı farkettin bu arada. Aynada bizi tanıyorsun ama benim kucağımda olduğun sırada aynı zamanda aynada da göründüğümü fark etmedin. Ayrıca aynada mesela beni gördüğünde gülüyorsun ama kendini gördüğünde herhangi bir tepki vermedin, o şaşkın meraklı bakışında baktın:)) 

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, yine yazarım nasılsa :))

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Sesli Güldüm!

Önce sabah doktor ziyareti, çünkü popoda bir çatlak var ve gaz geldikçe bağıran, hayatı çekilmez kılan bir Mavi... Umarım bu sefer sorun çözülür çünkü gaz, bizim olmazsa olmazımız. Ailenin her ferdi maşallah doğalgaz santrali. Yapacak bir şey yok, bu da bizim vücudumuz sonuçta.

Bugünün önemli olaylarından birisi, doktordan sonra Nazife'nin ofisine giden Mavi'nin pek sorun çıkarmadan zaman geçirebilmesi oldu. Bu kız biraz biraz büyüyor sanırım. Çok havaya girmeyelim henüz. O kadar hızlı büyümüyor...

İkinci önemli olay, bana göre tabii, Mavi'nin karnına hava üflediğimde gıdıklanarak sesli gülmesi oldu. Evet, sesli güldü, ama katıla katıla değil. Belki bir "heh" ya da "kıh". Her ne ise biraz ses çıktı ve ben bunu çok sevdim. O koca sesinin bağırıp çağırmaktan başka bir işe de yaradığını öğrenecek ileride.

Gülmek o kadar güzel bir eylemdir ki, aşık edersin, aşık olursun. Canını vermek istersin sana candan gülenlere. Onların da canı olursun...


11 Ağustos 2015 Salı

Hamle!

Sanıyorum bilinçli bir hamleydi. Oyun halısının üzerine sırt üstü yatırdığımda elini kafasının üzerindeki pembe / yeşil topa uzattı. Bir daha denedim, yine uzattı.

Fark edebildiğimiz kadarıyla, bu bir nesneye bilinçli olarak kadarıyla ilk defa uzandığı an olabilir mi?


7 Ağustos 2015 Cuma

Üç Ay Bitti

Dördüncü aya girdi Mavi. İkinci ayda yaşadığımız sancılı gaz seansları sona erdi gibi. Ama bir huzursuzluğu olduğunda - ki her an bir şeylerden huzursuz olabilir, becerikli bir insan - ortalığı yıkıyor. O kadar çok ve canhıraş bağırıyor ki... Gözlerde bir damla yaş yok yalnız, safi gürültü. Şöyle bir örnek vereyim. Bağırtıyı kessin diye kucağımda gezdirirken bağırmaya devam ederse yanımdaki birisinin söylediklerini duyamıyorum. Gerçekten, abartmıyorum. Duyulmuyor.

Biberon nesnesini diğerlerinden ayırabilmiş olabilir. Biberon görünce heyecanlanmış.

Konuşmaya ilişkin adımlar atıyor. Bazı sesleri bilinçli olarak çıkarıyor gibi. Bundan tam emin değilim. Şu ana kadar bana göre en meşhur ve sempatik kelimesi "eequ. Keyifli olduğu zaman eeequ deyiveriyor, herkes gülüveriyor.

Henüz eline bir nesne almadı. Bilinçli alırsa bırakmaz gibi geliyor.


1 Ağustos 2015 Cumartesi

İlk uçak yolculuğumuz ve ...

İlk kez 30.07.2015 tarihinde uçak yolculuğu yaptın kuzum. Cankuş teyzenin yanında olmamız gerektiğinden ve karnının doyması için benimle olman gerektiğinden(:))) ani planlanan bir yolculuk yaptık Ankara'dan İzmir'e. Yanımızda Nina'n da vardı kuzum. Uçağın kalkış ve inişlerinde hem giderken hem de dönerken uyanık ve huzursuzdun, ama
Bunun dışında kalan yarımşar saatlik kısımlarda uyudun. 

Benim emzik emen bebeklerle aram pek yok, bu nedenle de ablana emzik vermedim ve sana da vermek niyetinde değiliöm. Ancak öyle bir ağlaman var ki, mızıklama kısmın iki saniye sürüyor ve hemen arkasından bağıra bağıra, avazın çıktığı kadar bağırarak ağlıyorsun. Uçağa bindik, sakinleşesin diye emzirdim seni. Tam pistin başına geldik, kalkış yapacağız, bir başladın ağlamaya. Pış pış yaptım yok, hoplatmaya çalıştım seni yok, gözlerin kapalı halde kendini kapatıp avazın çıktığında bağırıp ağlıyorsun. Daracık alanda, bir sürü insanın içinde kemiklerim birbirine geçti. Çözüm düşünürken aklıma evden çıkmadan hemen evvel aldığım(Emine teyzenin hediyesi emzik geldi. Sol elimde snş tutarken ani hamleyle, adeta can havliyle çantada emziği aceleyle arayıp buldum ve ağzına koydum. Hiç yadırgamadan cok cok emmeye başladın, 40 saniye kadar sonra da uyudun. Eh be annecim dedim, derdin bu muydu yani:) Neyse sonuçta sen rahat ben rahat ve tabiöki tüm yolcular rahat şekilde yolculuk yapabildik:))) Bu yıktığın ilk tabumdu(henüz), zamanla daha neleri değiştireceksiniz kim bilir?😉 


Mis kokulum...

Minik kızım, mavişim;
Annecim biraz önce, yani gecenin dördünde, beşiğinin başında durup seni seyrettim. Kaşına gözüne baktım, nefesini dinledim, kokunu içime çektim. Sen ne güzel bir şey oldun mimvalinde seninle konuştum. İyi ki doğdun annem, iyi ki doğurdum seni. Seni seviyorum...

26 Temmuz 2015 Pazar

Selahattin Dedesinden Mavi'ye İlk Sözler

İlk torunumuz olan Duru'ya da yazmıştım. Fakat ne yazdığımı tam olarak hatırlamıyorum. İkinci torunumuz olan Mavi'ye de birkaç cümle yazmak istiyorum. Eminim bunu da tam olarak hatırlayamayacağım. Böyle düşünüyorum.

Geniş aile olmanın iyi olduğunu sonradan öğrendim. Dönemine, yıllarına göre, zamanla bu düşünce değişebiliyormuş.

"Mavi" güzel ve farklı bir isim. Umarım kendisi de özel bir evlat olur.

Okumayı öğrenince bu ilk yazılan yazıları merak eder mi, ona ilginç gelir mi bilmem!

Sözün özü ve kısası... Torunumuzu seviyorum. Onun çevresine örnek, yararlı, dürüst, çalışkan insan olmasını diliyorum ve bekliyorum. Öyle de umuyorum.

Bakışlarından iyi bir insan olacağını çıkarıyorum.

İlk aklıma gelenleri, bu sıcak temmuz ayında, evin salonunda bir sehpanın üzerinde yazıyorum.

Ablan Duru gibi seni de seviyorum. Sağlıkla büyümeni diliyorum. Gözlerinden öpüyorum.


Deden Selâhattin BAŞIBÜYÜK
26.07.2015
Pazar
Saat: 14:35




25 Temmuz 2015 Cumartesi

Babaanneden Mavi'ye İlk Sözler

Çok mutluyum. Rabbim bize nur topu gibi bir evlat daha nasip etti. Kızımın hastaneye yatacağını duyar duymaz kendimi terminale attım. Heyecanım had safhada. Sevgili eşimle Ankara terminalinde buluşup ver elini hastaneye...

Kızım Nazife'm çok şükür iyi. Yanında sen yatıyorsun minik kuzum. Kokladım kokladım doyamadım. Gözyaşlarımı içime akıttım. Tanrım ne güzel bebek! Sanki beni tanıyormuşsun gibi baktın yavrum, babaannelik içgüdüleri işte. Canımsın kanımsın öyle seviyorum ki sizleri anlatmam mümkün değil.

Ablana bir kardeş, sana da bir abla gerekti. Bunun için annene çok teşekkür ediyorum. Zor oldu biliyorum. Keşke yanınızda olabilseydim, benimde bir nebze faydam olsaydı. Mavi'm canım kızı, aşkım benim, kalbime düşen kıvılcım. Sana içimdekileri anlatsam şu an sayfalara sığmaz bir tanem.

Sabriye Uçar


Osman Dedesinden Mavi'ye İlk Sözler

Artık arabanın arkası dengeyi buldu. Dörtledin kardeşim. Sen de arkayı dörtledin. Duru dengeyi sağlıyordu ama araban yolda yürürken mutlaka bir tarafı eksik basıyordu. İşte Mavi geldi, sen de arabanın arkasını dörtledin, sen de dengeni buldun arkadaş. Mavi'nin gelmesi dengeleri buldurdu, bize mutlulukların en güzelini yaşattı.

Ama onun ablası ona her zaman iyi bir örnek olacak. Ablası ona her zaman güzel yolları gösterecek. Çünkü Duru çok akıllı çok güzel bir kız, Mavi. Sen de bunu unutma.

Ben sana Mavi, ailene mutluluklar diliyorum. Sen de ablan gibi örnek ve güzel bir kız, iyi bir evlat, iyi bir torun olarak bana yattığım istirahatgahımda bana güzel şeyler söyleyeceksin. Seni öpüyorum, sana mutluluklar diliyorum güzel kızım.

Mavi'm hoş geldin.


Osman Uçar



13 Temmuz 2015 Pazartesi

Olan Biten...

Olan biten şu:

Mavi dünyaya geldi. 42. haftasının ilk günü, 5 mayıs 2015 - saat 17:10'da, suni sancının tetiklemesiyle, normal doğum yoluyla, Fatma ebe ve Onur hoca eliyle, Koru Hastanesi'nin ferah odalarında...



Nazife, müthiş kadınım. Ufacık tefecik görünen ama dağlar gibi güçlü kadınım. Nereden buluyor bu enerjiyi, bu özü? Kendimden çok ona güvenmem bundan belki de, "Nazo halleder" diyor ve bu lafa öyle çok itibar ediyorum ki.

Mavi dünyaya geldiğinde kimseye benzetemedik. Zamanla gözleri kapalıyken Nazife'ye açık ve merakla etrafına bakınırken Selahattin dedesine benzediğine hükmettim. Ne derece doğru olduğunu zaman gösterecek.

Şu an bu cümleleri yazdığım esnada kendisi karşımdaki beşiğinde yatıyor. Annesi şimdi odaya girdi. Bütün gün ve akşam koşturdu: Avukatlık mesleğini yerine getirdi, insanları bir yerden bir yere taşıdı, temizlik yaptı, yemek hazırlanmasına yardım etti, bulaşıklarla boğuştu, Duru ile ilgilendi, Mavi'yi defalarca kez emzirdi, oyaladı, sıvazladı, saatlerce ilgilendi bebeğiyle. Ben ne zaman onun gözlerinin içine baktımsa her defasında gülümsedi, güzel sözler söyledi bana.

İnsan bu temponun altından nasıl kalkabilir? Bu enerji nereden gelir? Allah'ım gücünü kuvvetini her daim yerinde kılsın.

Mavi'nin iki ayı doldu. Bu zaman zarfında günden güne gelişti, kilo aldı. Fiziki değişiklikleri rahatça gözlemlenebilirken ruh dünyasına dair ipuçları yakalayabiliyoruz. Bizi gözleriyle takip ediyor. Annesinin memesine dair duygusal bir bağ kurdu. Karnı toksa ve başkaca bir sıkıntısı yoksa gülmekten çekinmiyor. İlk defa bilinçli güldüğünü düşündüğümüz anlardan birisi, belki de ilk defa güldüğü oyuncak şuydu:




İlk günler sakin geçerken ilerleyen günlerde beslenme temposunun artmasıyla gaz sancıları şiddetlenmeye başladı. Bağırsaklarının tembel olduğunu söylemişti doktor. Kaka yapma sıklığı düşük. Bunun haricinde tıbbi bir sıkıntısı yok. Ha, bir de biraz şehlaymış! Hadi oradan diyorum o doktora! 

Şu an Mavi hanım gözleriye bizi takip ediyor, gülümsüyor, bazı sesler çıkarıyor, yakaladığında parmaklarını kuvvetlice emiyor... 

Bir de çok güzel kokuyor. Mis!!!



11 Nisan 2015 Cumartesi

Nazife'nin Mide Yangını

Bütün gün sürdü...

Mavinin saçları uzamıştı, son kontrolde görmüştük. Bundan mıydı acaba? Bugün 37h 3g. Artık 38in içindeyiz ve normal olarak doğumu bekliyoruz. 40haftaya kadar bekleyeceğiz. Duru'ya göre değerlendirirsek, onunla aynı günde doğduğunu düşünürsek, 30 nisan günü Mavi gelebilir.

Gecikirse müdahale edeceğiz gidişata.

Erken gelirse...

Erken gelirse, erken gelmiş olacak. Farklı bir durum değil elbette.

Nazife son iki haftadır sıkıntılar çekmeye başladı. Vücudu iyice şişti ve halsizleşti. Bir ay önce hoplaya zıplaya yaptığı işleri artık yapamıyor. Ara sıra gelen ve birkaç dakika süren çarpıntılardan şikayetçi. Varisleri büyüyor ve örneğin ayakta fazla kaldığı zaman zonkluyor. Kemiklerinin doğuma yönelik açıldığına dair bir his duyduğunu söyledi. Bunların sonucu; adam akıllı uyuyamıyor. Gecede 3-4 kere uyanıyor. Bu uyanmalara ben şahit olmuyorum. Lakin benim de verimli uyuduğum pek söylenemez. İdare ediyoruz ikimiz de.

Mavi'nin odası ile ilgili aklımızdaki temel ihtiyaçları giderdik. En son üçüncü halıyı aldık. Kalanlar; bir priz değişimi, Duru'nun odasındaki kelebekli abajurun nakli, belki bir de duvarlara etiket yapıştırma işleri...

Nazife ile bugün Koru Hastanesi'ne gittik. Telefonda yetkili ile görüşmüştü Nazo. Yine de bir kez daha gitmekte fayda var dedik. Doğumun yapılacağı odayı gezdik, ebe ile görüştük. İçimize sindi bu hastane.

Ayrıca acil durumda hastaneye en çabuk ulaşım için keşif yaptık. Konya yolundan gidip, Bayındır hastanesine dönüvermek, yol ayrımına kadar inip soldaki yola bağlanmak, sonra dümdüz hastaneye varmak... Umarım acil durumda her şeyi unutmayız.

Nazifem son günlerde çok tatsız. Biraz sinirleri bozuk aynı zamanda. Ben de İsveç rejimindeki 6. günümden dolayı pek tatlı değilim bugünlerde. Toparlanmamız lazım, çocuk hakikaten yolda çünkü. Hatta çok yakında...


14 Mart 2015 Cumartesi

33. Hafta İtibariyle...

33. hafta itibariyle Mavi hanım annesinin karnında takla atmaya devam ediyor. Elimi Nazife'nin karnına koyduğumda kayışını, dönüşünü hissedebiliyorum. Dalgalanıyor ancak durulmuyor. Elbette yemek sonraları daha hareketli.

2.135 gramlık bir arkadaşımız olan Mavi'ye büyüme yolunda başarılar diliyoruz.

Onur hoca iki hafta sonra görüşelim dedi. İki haftalık kontroller, "artık geliyor galiba" dedirtiyor.

Sağdaki fotoğraf 13 şubattan, soldaki ise 10 marttan...


Nazife ve Seda'nın ortak keçe çalışmaları bu hafta sonuna damga vuracak gibi görünüyor:


9 Mart 2015 Pazartesi

Tekme

Tekme, tekmeler. Sabah, akşam, ikindi, gece yarısı, her fırsatta, her an. Aklına estikçe vuruyorsun kızım. Şu ana kadar senin ile ilgili kurulabilecek en net cümle: Sürekli tekmeliyor.

Bu tekmelere doğduktan sonra da devam edeceğini, kıçının bir saniye yer görmeyeceğini tahmin ediyoruz. "Hareketli" kelimesinin hakkını vereceksin.

Gel de ver kızım...

22 Şubat 2015 Pazar

1,5 Kg...

1480 gramsın Mavi, neredeyse 1,5 kg. diyebiliriz. Senin gelişin için baya baya heyecan duymaya başladığımı, senin kime benzeyeceğine dair merakımın arttığını ve başımıza öreceğin çorapların ne kadar kalın ve uzun olacağına dair tahminlerimizin yoğunlaştığını bildirmek isterim.

Odanı yapmaya başladık. Yatağın kuruldu, seni sağa sola rahatça taşıyacağımız ana kucağı denen pahalı zımbırtı alındı. Bez bile aldık sana. "Hoşgeldin" takımı kuruyoruz senin için.

31. haftadayız, aramıza Allah'ın izni ile sağ salim katılmana 9 hafta kaldı. Anneni o kadar çok tekmeliyorsun ki, ablan kadar bekletmezsin bizi belki de.

Ablanda da hissettiğimiz gibi, sana çok güzel bir isim koyduğumuzu düşünüyoruz. En sevdiğimiz rengin sayende yeni bir tonu var artık: Duru Mavi...

7 Şubat 2015 Cumartesi

Duru'dan Mavi'ye İlk Sözler

Bugün sana bazı kurabiye gibi şeyler buldum, ama yenmiyor, süs için. Annemle keçe bakmaya gittik. Bazı renkte keçeler aldık ve senin ismini yazmak için keçeler almıştık. 

Elimi koyduğum zaman annemin karnına, sanki bir şey hareket ediyordu içerde. O da sen olmalısın galiba. Bu değişik bir histi. Annem bazen geceleri karnını açıyordu. Sen çok güçlü yumruklar atıyordun. Demek ki baya güçlüsün. 

Sana bir oda ayarladık. Teyzemin odasıydı eskiden. Ama artık senin odan oldu. Tam benim odamın yanında. Böylece geceleri istediğin zaman benim yanıma gelebilirsin. 

İkinci ablan Eda olacak. Ama o senin gerçek ablan olmayacak, ben olacağım.

Odanın önünde ismin olmasını ister misin? Önünde dediğim kapısında, kapısının üstünde. 

Bunları ben dedim, ablan, babam yazdı. 

Görüşmek üzere... 

27 Ocak 2015 Salı

İlk Kardeş Haberi

Nazife'nin hamileliğini bir müddet Duru'ya söylemedik. Biraz sürprizli bir çocuktu Mavi. Duru dönem dönem yanımıza sokulup kardeş istediğini söylüyor ama ısrarcı olmuyordu. Bu sonuca ulaşmayan isteklerini engellemek için henüz çocuk düşünmediğimizi söylüyorduk. Bu konuda fikrimiz netti ve yakın dönemde değişecek gibi görünmüyordu. Duru'ya bunu net bir şekilde anlattıktan sonra soruları kesildi. Yine de nadiren de olsa anneannesinden ufak tefek haberler alıyorduk, kardeş konsunda en azından ona açılıyordu.

Mavi'nin gündemimize bomba gibi düşmesinin şokunu atlattıktan sonra bunu bir şekilde Duru'ya aktarmamız gerekti. Ancak bunu pattadanak söyleyemezdik. Bunca net olduğumuz bir konuda bir akşam eve gelip "biz çocuk yapıyoruz, sana kardeş geliyor" diyemezdik. Bize olan güveni sarsılabilirdi. Bu yüzden yavaş yavaş bir kardeş fikrine sıcak bakmaya başladık. İlerleyen günlerde yine anneannesine "annemle babam galiba kardeş konusunda fikirlerini değiştiriyorlar" demişti, bizim akıl topacımız. Evet değiştiriyorduk sevgili kızım, ama şartlar bizi buna yönlendiriyordu.

Bir akşam, artık Duru'ya bu konuyu açma zamanının geldiğine emin olduk ve konuyu ufak ufak açmaya başladık. Doktordan bir randevu almış ve çocuk konusunu konuşmuştuk. Doktor da bize çocuğumuz olacağını söylemişti. Anlatacağımız buydu. Duru'yla salonda konuşmaya başladık. Önce karı koca olarak birbirimizi ne kadar sevdiğimizden, sonra ikimizin Duru'ya olan sevgisinden bahsettik. Sonra doktor kısmı ve son noktaya vardık. 

Duru, senin bir kardeşin olacak. Annen hamile.

Salonda kanepelerin birinin üzerine uzanmış konuşuyorduk. Duru bunu duyunca uzandığı yerde doğruldu, yüz üstü döndü, kıçını havaya dikerek kafasını kanepeye dayadı. Biz önce düzelir, nasıl olsa soru falan sorar diye üstelemedik. Yalnız Duru doğrulmadı. "Kızım iyi misin, yüzünü döner misin" diyoruz ama nafile, dönmüyor. Güç bela dönderdik. Ağlamaklıydı, gözlerinden biraz yaş gelmişti. "Niye böyle yaptın Duru'cuğum, neden dönmedin, bir şey demedin" diye sorduk. Duru cevabını verdi:

"Sevinçten söyleyecek bir şey bulamadım, o yüzden öyle kaldım."


İyi ki böyle çocuğun anne - babasıyız dedirten bir insan, Duru...

3 Ocak 2015 Cumartesi

Cinsiyeti?

Az aşağıda ismini yazdım ama cinsiyete dair bir şey yazmamışım.

Aralık ayındaki doktor kontrolümüzde (yine Onur hocaya gidiyoruz) bebeğimizin cinsiyeti de netlik kazandı. Nazife'nin yeni misafiri de ablası gibi bir hanımefendi. Ablası gibi birisi mi acaba gerçekten de? Keşke olsa... Hatırladığımız kadarıyla ablasından daha hareketli, annesinin içinde sürekli dönüp duruyor. Yemeklerden sonra daha bir iştahlı turluyor etrafı.

Bir hanımefendi ama belki de sidikli bir kontes gelecek, bilinmez.

Biz ona Mavi adını uygun gördük, bir önceki yazıda belirttiğim üzere.

Mavi

Sana Mavi demeye karar verdik. Cümle içinde yazılırken baş harfi büyük olan bir mavi…

Bu isim sadece bir renk ismi değil. Sevdamızın ismi,  dünyamızın ismi, hüznümüzün ismi. Sen de delice sevdalan, bu dünyayı kucakla, bunları yaparken de çantandan hüznü eksik etme. Çünkü hüzünsüz olmaz insan evladı. Olana da insan denmez.

Sene 2015, ilk günlerindeyiz. Biz seni son yüz yılda sanayiye kurban edilmekten kaçınılmayan bir dünyanın henüz tam olarak yiyip bitiremediği masmavi bir dünyaya getiriyoruz. Bu dünyanın renginden al, bu dünyanın rengine renk kat diye.

Dün annenle sana “Mavi” demeye karar verdik. Adın bu, hayatın da masmavi olsun…